Serhat Kaya: “Toplum, empatiyi unuttu; ben yazarak hatırlatıyorum.”
Serhat Kaya: “Toplum, empatiyi unuttu; ben yazarak hatırlatıyorum.”

31 Ekim 2025 - 16:06:22

Çıktı Al

Yorum (0)

Türk edebiyatının yükselen yıldızlarından, tiyatro kökenli ödüllü yazar Serhat Kaya, sahne ışıklarından kitap raflarına uzanan anlamlı bir yolculuğun mimarı. Yazarın, Zülfü Livaneli'nin "Serhat Kaya romanları, kendilerini zevkle okutmanın yanı sıra yerellikten çok genel insan davranışlarının izini sürerek edebi bir panorama yaratıyor" sözleriyle taçlanan eserleri; Yeniden Sen, Umursama, Azad, Azınlıkta Kaldık, Renkli Rüyalar, Katarsis, Bekleme Odası ve son olarak Mahsa Amini'ye ve öldürülen tüm kadınlara ithaf ettiği Nadide Adalet ile okurların ruhuna dokunuyor. Geçtiğimiz yıl, Baykuş Edebiyat Dergisi Yılın Romanı, Kitapyurdu En İyi 4. Roman, Türkiye Okur Ödülleri Anı-Deneme Yılın En İyi 2. Kitabı gibi daha birçok farklı ödülle süslenen edebiyat kariyerinde, deneme türünden romana uzanan yazın yelpazesiyle toplumun nabzını tutan Kaya, Tüyap ve Antalya Kitap Fuarı gibi ulusal etkinliklerde davet edildiği söyleşilerle kitap severlerin ilgiyle takip ettiği bir entelektüel. Medya Haberci olarak, yazarın kaleminden dökülenleri ve topluma dair konuları kendisinden dinledik.
 
Serhat Bey, yazma yolculuğunuz tiyatro sahnesinden nasıl romanlara evrildi? Bu geçişte en büyük ilham kaynağınız neydi?
SK: Henüz 17 yaşında merhaba dediğim Tiyatro, bana her zaman insan ruhunun en ham halini gösterdi; 40 farklı şehirlerde, 900’den fazla kez sahnede onlarca karakteri yaşadım. Başta Uğur Yücel, Savaş Dinçel, Ali Poyrazoğlu gibi daha birçok ustayla geçen özel yıllar, benim için çokça öğretiyle bezeli oldu diyebilirim. Yazmak, tiyatro oyunları ve film senaryolarıyla hep vardı ama bir kitabın sayfaları arasından okura ilk merhabam 2018’de Yeniden Sen adlı kitabımla başladı ve 8 yılda toplam 8 kitapla yolculuk devam ediyor. İlham meselesi ise engin; sokaktaki adamın gözlerindeki yorgunluk, bir annenin fısıltılı duası, dünyanın herhangi bir yerinde var olan adaletsizlikler... Yazmak, kendimden daha çok, başka insanlara, başka hayatlara dair anlatılması gerekenleri daha çok görünür kılmak ve yazarak ölümsüzleştirmek.
 
Toplumun bugünkü hali hakkında ne düşünüyorsunuz? Bazı eserlerinizde sıkça işlediğiniz 'derinliksiz yaşam' temasını nasıl yorumluyorsunuz?
SK: Maalesef, anılarımız sayıca çoğalıyor ama hisçe azalıyor. Dijital platformlara ve sosyal medyaya hem istekle muhtaç gibiymiş hem de görünmez bir prangayla esaretle bağlıyız. Yüzeysel bir girdap söz konusu; çoğu insan 'görünmenin' peşinde, 'var olmanın' değil. 2020’de Umursama ile 2024’te Katarsis’te bunları da işledim: İnsanlar yalnızlık edebiyatı yazıyor ama kalabalıktan da isteyerek kaçıyor, çünkü artık yabancı hissediyor, boğuluyor. Toplum, empatiyi unuttu; ben yazarak hatırlatıyorum.
 
Livaneli’nin sizin için söylediği gibi, Bekleme Odası’nda Paris sokaklarından insan bekleyişine uzanan evrensel bir panorama çiziyorsunuz. Bu romanı yazarken en zorlandığınız kısım neydi?
SK: Zorlandığım bir kısım olmadı ama romanın oluşum sürecinde en uzun süre Oliver Nathan'ın iç monologlarını yazmaktı... Paris'te geçen bir hikâyeyi okuyacak insanlar için anlatılanların Paris’le sınırlı olmadığını, İstanbul, Beyrut ya da Roma’da da olağan bir şekilde yaşanacak bir gerçeklikte olduğunu Nathan karakteriyle anlatmak istedim, ki bu isteğim okurda ideal bir zemine oturdu ve karşılık buldu ne mutlu ki. Okuyucuyu şaşırtan bir finalin, hayatı, herkes adına bir tür bekleme odası gibi algılatmayı başarabiliyor olması da değerli geri bildirimlerden oldu. Zülfü Livaneli’nin övgüsüyse, bu kitabın en anlamlı ödülüydü.
Kitaplarınızda toplumsal sorunları işlediğinizi ve kadın hikayelerine sıkça yer verdiğinizi görüyoruz; Azad ve Nadide Adalet gibi. Bir erkek yazar olarak kadın ruhunu bu kadar iyi nasıl yakalıyorsunuz?
SK: Kadınlar için dünya her zaman zordu, halen de zor bence, tarihin en ağır bedellerini en çok kadınlar ödedi: 22 yaşında öldürülen Mahsa Amini gibi, 1800’lerin ortasında dünyaya gelen ve bilim için ömrünü adayan Curie gibi. Evet, Nadide Adalet’i Mahsa Amini’yi ve onun gibi hayattan koparılmış tüm kadınlara ithaf ettim; İranlı bir kadının özgürlük mücadelesi üzerinden adaleti sorguluyorum. Fakat şunu gözden kaçırmamak gerek, ben insanlığın ortak sorunlarını anlatıyorum, hayatın üzerine izi bulaşan herkesi anlamak için dinliyorum. Edebiyat, cinsiyet ayrımı yapmaz ve unutmamalıyız ki acılar hem cinsiyetsiz hem evrenseldir.
 
Deneme türündeki ödüllü kitabınız Katarsis’te direktif vermek yerine sohbet eder gibi ilerliyorsunuz. Bu tarzı nasıl geliştirdiniz?
SK: Çünkü ben kendi yaralarımı sararken öğrendiklerimi samimiyetle paylaşıyorum. Katarsis hem benim için hem de okur adına bir arınma yolculuğu oldu ve olmaya devam ediyor. Kitaptaki Salyangoz Cesareti, Yalnızlık Edebiyatı, Hayat Otobanı, His Yaşı gibi daha birçok bölüm milyonlarca insanın hayatının orta yerinde var olan hakikatlerle iç içe geçmiş durumda. Evet, genelde özellikle Deneme türündeki kitaplarımda okur, hep karşısındaymışım gibi hissetsin istiyorum ve buna paralel bir yazım tarzıyla oluşturuyorum bu türdeki kitaplarımı. Zaten okuyan insanların “okuyor gibi değil, sanki dinliyor, izliyor gibi” şeklindeki geri bildirimleri de bunun sağlaması olarak bana yansıyor.
 
İki yıl içinde 6 ödüle layık görüldünüz. Bu ödüller size ne hissettiriyor? Gelecek için, ilerleyen yıllarda Nobel gibi büyük hayalleriniz var mı?
SK: Ödüller güzel ama asıl ödül, okurun kalbine dokunmak, zihninde kabul görmek. Nobel? Benim için bugünden gelecek adına bile Nobel’in N’sini konuşmak hayal bile olamaz. Buna katılmayabilirsiniz lakin ülkemin büyük yazarlarından Yaşar Kemal'e Nobel verilmediyse, Nobel’in de değerini yazan bir insan olarak değil elbette ama iyi bir okur olarak sorgularım. Ben 'yazan'ım; Çehov, Stendhal, Livaneli, Bulgakov gibi ustalar ise 'yazar'. Hayaliniz var mı derseniz, elbette var, mesela kitaplarımın farklı dillerde okunması, bunun olması, beni layık görülebileceğim birçok ödülden daha çok mutlu eder.
 
Eğer varsa yeni projelerinizden bahsedelim. Nadide Adalet sonra bizi ne bekliyor?
SK: Şu an yayımlayacak olsam, yarın baskıya girecek 5 farklı romanım hazır. Ancak Nadide Adalet’in duygusu henüz çok yeni, 2 ay oldu okurla buluşalı. Dijital için birkaç senaryo yazıyorum, onlar bittikten sonra yeni bir romanı daha okurla buluşturmak için zaman planlaması yapabiliriz, tabii bunun en ideal zamanını belirlemek için toplumun güncel sosyolojisi de çok belirleyici olacaktır.
 
Okurlarınıza son bir mesajınız var mı?
SK: Daha çok okuyun diyorum her zaman, onu yinelemek isterim çünkü kitaplar hayatımızı değiştirir; okursak ayrı yönde değiştirir, okumazsak ayrı bir yönde değiştirir ama mutlaka değiştirir. Okuyun, okudukça kendinize ve hayata daha derinleşerek bakın, daha çok hissedin ve bu sayede yüzeysellikten kurtulun.
 
Serhat Kaya ile gerçekleştirdiğimiz bu samimi sohbet, edebiyatın ruhlara dokunan gerçek bir anlam köprüsü olduğunu bir kez daha kanıtladı. Tiyatro sahnesinden ödüllerle taçlanan kitaplara, toplumsal yaralara merhem olan kalemiyle Kaya, okurları kendi karanlıklarında ve bekleme odalarından evrensel özgürlüklere çağırıyor. Yeni eserlerini sabırsızlıkla beklerken, onun sözleriyle bitirelim: "Hayatınıza daha fazla zaman katmak sizin elinizde olmayabilir, doğru. Ancak yaşayacağınız zamanlara daha fazla hayat katmak, daha çok sizin elinizde” Kitaplarınız ve okurunuz çok olsun Serhat Bey! (Medya Haberci Özel)


 
YORUM BIRAKIN
YORUMLAR  ( 0 Yorum )
Habere hiç yorum yapılmamış
BENZER HABERLER
İstanbul'da Hangi Yollar Trafiğe Kapalı Olacak?
Kadıköy'de yapılacak "Puma Ignite Koşusu" etkinliği sebebiyle kapatılacak yollar ve alternatif güzergahlar belirlendi.
02.10.2016
Kazada Yaralandı Silah Arkadaşını Yalnız Bırakmadı
Bolu' D-100 Kara yolu' sivil araba ile askeri araç birbiriyle çarpıştı.
08.09.2016
Kına Gecesinde Öyle Bir Durum Oldu Ki...
Adıyaman’ Besni ilçesinde yapılan kına gecesinde üzerine dökülen kolonya birden alev alması neticesinde damat ağır şekilde yaralandı.
15.09.2016
Amerika Dil Eğitimi Nasıl Alınır?
Amerika Dil Eğitimi Nasıl Alınır?
01.04.2019
Emekli Olmak İçin Ne Yapmamız Gerekiyor
Sosyal Güvenlik Kurumu ile Ziraat Bankası geçtiğimiz günde yüz binlerce prim borçlusu emekli olabilecek `Krediyle Emeklilik Protokolü` imzaladı. Borçlu halka emeklilik imkanı gelen yapılan düzenlemeden yararlanmak için son gün 31 Ekim oluyor.
28.09.2016
Sevilen sanatçı Naşide Göktürk yaşamını yitirdi
Epey bir zamandır akciğer ve pankreas kanseriyle savaşan sevilen sanatçı Naşide Göktürk yaşamını yitirdi.
30.08.2016
09 KASıM 2016 TARIHI ŞANS TOPU ÇEKILIş SONUCU!
HANDE YENER ESTETIK OPERASYON YAPTıRDı
TOPLAM 872 BIN METREKARE ARSA SATışA çıKARıLDı
VICDANSıZ BIR ANNE BEBEğINI ÇöPE ATTı!
İşTE DEFNE SAMYELI'NIN SARışıN HALI
KOCAELI, ANKARA VE BURSA'DA FETÖ/PDY OPERASYONU
RONALDO ÇOşTU
5. SıNıFTA ARTıK DERS YOK
TFF BEşIKTAş HAKKıNDA NE SöYLEDI
AVOKADO DEYIP GEçME FAYDASı SAYMAKLA BITMIYOR
PARAMPARçA YENI SEZON DA YINE ŞAşıRTTı
KıRGıN ÇIçEKLER REKOR KıRMAYA DEVAM EDIYOR
GAZETE MANŞETLERİ